Post Page Advertisement [Top]

      Merhaba Sevgili Okurlar,
      Bu yazımda Fatih Camii ve onunla ilgili bazı konulardan bahsedeceğim. İnşasına 1463 yılında başlanan camii yapımı 7 sene sürmüş 1470 yılında bitmiştir. "Sultan Camiileri" anlaıman gelen selâtin camiilerin ilkidir. Fatih İstanbul'un fethinden sonra Ayasofya'dan daha görkemli bir camii yaptırmak ister. Bizans döneminde "Hagioi Apostoloi" Havariler Kilisesinin kalıntıları üzerine camii 'nin yapılmasına karar verir. Aynı zamanda bu alan İstanbul'un dördüncü tepesidir.


Bizans Döneminde Havariler Kilisesi

    Bizans döneminde buradaki tepe İmparator I.Konstantinus tarafından inşa ettirilen ve 12 havariye itafen yaptırılan Havariler Kilisesi yer almaktaydı.13 tabut yer almaktaydı bunlardan biri imparator için diğer 12'si ise Hz.İsa'nın havarileri içindi. Havarilerin kemiklerinin bu mezarlara getirilmek istendiği, kimi rivayetlere göre ise bazı havarilerin kemiklerinin getirildiği söylenmektedir.


1766 Depremi öncesi ve sonrası Fatih Camii

   İlk Fatih Camii zamanın en büyük dini ve kültürel merkezi olacak şekilde düşünülmüştür. Caminin kuzey ve güneyinde olmak üzere sekiz adaet Tetimme Medresesi sekiz adet Sahn-ı Seman medreseleri yaptırılmıştır. Tetimme Medresleri maalesef günümüze ulaşmamıştır. Ayrıca darüşşifa,tabhane,kütüphane mektep, kervansaray ve türbeler yerleşkenin diğer bölümlerini oluşturmaktadır.
  1766 depremi sonrası Fatih Camii'inde oldukça büyük hasar oluştuğundan yeniden inşa edilmiştir. Camii'nin ilk mimarı Atik Sinan'dır. deprem sonrası III.Mustafa döneminde ağrı hasardan dolayı camii tamir edilip bazı kısımları yeniden yapılmıştır camii büyük ölçüde ilk mimarıisine göre değişmiştir.Mimarı Mehmed Tahir Ağa'dır.



Atik Sinan ve Fatih Sultan Mehmet'in Elinin Kesilmesi Davası

     Fatih Sultan Mehmet İstanbul'un fethinden sonra kendi adı ile görkemli bir camii yaptırmak ister bunun için baş mimar Atik Sinan'ı seçer. İstanbul'un en büyük yapısı olmasını emreder. Atik azad edilmiş kölelere verilen addır. Atik Sinan Fatih Camii için getirilen sütunları ölçüp biçer ve 3 er arşın kestirir. Fatih Sultan Mehmet, Fatih Camii 'nin inşaatı bittiğinde camiyi beğenmez sütunların Ayasofya'dan kısa olması hiç hoşuna gitmez. Atik Sinan'ın bunu Ayasofya'yı kayırmak için yaptığını düşünür.
     Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sinde şöyle anlatılmıştır:
Atik Sinan'ı yanına çağırarak :"Benim camimi Ayasofya kadar ali etmeyip, benim birer Rum haracı sütunlarımı kesip camimi kasten alçak ettin! dedi. Atik Sinan ise: "Padişahım Konstantiniye 'de zelzele çok olduğu için minare sütunlarının üç arşın kestirip Ayasofya'dan selh alçak ettim" Fatih Sultan Mehmet, Atik Sinan'ın sütunları kesen ellerinin kesilmesini ister. Atik Sinan bunu kasıtlı yapmadığını söylese de elleri kesilir. İstanbul'un ilk kadısı Hızır Bey'e giderek şikayetçi olur.



Adalet

   Üsküdar'da sahile çok yakın Fatih Mahkemesinde mahkeme görüldü: Hızır Bey şahitlerle birlikte Fatih Sultan'ı mahkemeye çağırdı. Fatih mahkeme salonunda en baş köşeye oturmak istese de Kadı: "Hasmınla yüzleşmek üzere, mahkeme huzurunda ayakta dur" der." Sen Murad oğlu Mehmed! Mahkeme edilmeden bu zatın ellerini kestirdiğin için kısas olunacaksın! Senin ellerin de onun ki gibi kesilecek." Fatih Sultan Mehmet Kadı'nın haklı olduğunu bildiği için hiç ses çıkarmaz karara boyun eğer. Adil karar karşısında Atik Sinan çok şaşır Fatih'i affettiğini söyler. Kadı Hızır Bey bu durumda Fatih' yüklü bir tazminat vermesine ve mimara ve ailesine hayatı boyunca bakmasını hükmeder. Atik Sinan'ın bu olaydan sonra müslüman olduğu da bilinmektedir.



  Bu mahkeme ilgili şu olayda anlatılır. Mahkeme çıkışında Fatih'in Kadıya "Eğer padişahım diye korkup haksız bir kara verseydin billahi kılıcımla kelleni kesecektim" der. Hızır Bey'de kürsüsünün altındaki topuzu çıkartarak Sultan'a "Hünkarım siz de padişahlığınızdan gurulanıp şeriat mahkemesinin kararını dinlemeseydiniz billahi bu topuzla başınız ezecektim" der.

Fatih'in Naaşı

     1776 İstanbul depreminde zarar gören Fatih Camii ile birlikte Fatih'in türbesi de onarılmıştır.Bu onarım sırasında Fatih'in türbesinin ilkine göre daha ileriye alındığı iddaaları ortaya çıkmıştır.
Reşat Ekrem Koçu Osmanlı Padişahları  eserinde şunları aktarmıştır. İkinci Abdulmecit zamanında bir yıl Fatih semtinden geçen su yolları patlamış geniş bir alana yayılıp evleri su basmıştır. Semt sakinlerinden bazıları da rüyalarında Fatih Sultan Mehmet'i gördüğünü "Boğuluyorum , beni kurtarın" dediğini söylemişlerdir. Bu konularda hassas olan Abdulhamit kabri gizlice açtırmaya karar vermiş ve güvendiği Fatih İtaifye Kumandanı Mehmed Paşa'yı görevlendirmiş.Mehmed Paşa kimseye söylemeyeceğini dese de yine de sır muhafaza edilememiştir.




        Türbedeki sanduka kaldırılıp kabir açılıp üç meterden fazla derinliğe inildiği halde Fatih Sultan Mehmet'e ait hiç bir iz bulunamamış. Sonunda karşılarına demir bir kapak çıkmış kapak kaldırıldığında taş bir merdiven belirmiş bu merdiveni takip ettiklerinde büyük bir mahzene indiklerini görmüşler. Mahzenin ortasında yer alan büyük bir mermer ve onun üstünde bir lâhit bulunmuş. Lâhidin kapağı açıldığında Fatih'in naaşına ulaşmışlar. Ölümünden bir yıl önce Gentile Bellini tarafından yapılan portresini oldukça andırıyormuş. Sultan Abdulhamit her ne sebepten olursa olsun mahzen yolunun bir daha açılmayacak şekilde kapatılmasını emretmiştir. Dolayısı ile Fatih Sultan Mehmet türbesindeki sanduka da değil camii mihrabının altında yatmaktadır.



Fatih Camii'ne Hacıosman - Yenikapı metrosu Vezneciler durağında inip metronun hemen ordan geçen Fatih yönüne giden otobüsler ile üç durak sonra ulaşabilirsiniz, ya da otobüse binmeyip 15 dk. kadar metro durağından sonra yürüyebilirsiniz.







Sağlıkla kalın, hoşça kalın.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bottom Ad [Post Page]