Bu yazıda yine Cibali semti ile devam ediyoruz. Ayakapı'da yer alan güzel bir devşirme camiden bahsedeceğim. Kesin olmamakla birlikte buranın Bizans Döneminde Ayia Teododisa Kilisesi olduğu yönünde yerleşmiş görüş vardır. Ayia Eufemia adında yapıldığı ancak 13.yy sonlarında Teodosia'ya dönüştürülmüştür. Yanında bir de kadınlar manastırı vardır ve imparator sülalesinin mezar kilisesi olarak kullanılmıştır.
İkonoklazma akımı sırasında (726-842) Halke Kapısı girişi üstündeki İsa ikonosu indirilirken bu davranışa karşı çıktığı için öldürülen Teodosia adlı kadının azize kabul edilip cesedi ve kutsal kalıntıları bu kiliseye konulmuştur. O dönemde Halk arasında bir çok efsane ortaya çıkmış Aya Teodosia ziyaret edilip şifa bulunduğuna inanılmıştır. Hatta 1306'da bir dilsizin burayı ziyaretinden sonra iyileştiğinin duyulması ile kilisenin ünü artmış kalabalık hasta gruplarının hasta yataklarında getirilip burayı ziyaret etmişlerdir.
Gül Camii İsmi Nereden Geliyor ?
Bir efsaneye göre 29 Mayıs 1453'te azizenin yortu günü idi kilise güllerle donatılmıştı Türkler İstanbul'u fethettiklerinde kiliseyi bu şekilde buldukları için Gül Camii adını almıştır. Diğer bir rivayete göre Camii'nin içinde Gül Baba denilen yatır olduğu için bu isim verilmiştir. Ayia Teodosia Kilisesi II.Selim döneminde (1566-1574) yıllarında Hasan Paşa tarafından camiye dönüştürüldüğü ileri sürülse de daha erken tarihte camiye çevrildiği yönünde de görüşler vardır. Osmanlı döneminde Haliç'de çıkan yangından zarar görmüş II.Mahmud döneminde onarılmıştır.
Mimari
Cami kapalı haç biçiminde inşa edilmiştir. Ana mekan dört kollu beşik tonozla örülü bir haç şeklinde olup bu kollardan üçünün içlerine ikişer paye üzerine oturan galeriler yapılmıştır. Türk döneminde iki yan cephe yeniden çok sayıda pencereli olarak yapılmıştır. Yan cepheler , taşıyıcı büyük kemerler ve ana kubbe Türkler tarafından tamir edilip yenilenmiştir. Minareleri barok tarzdadır. Bugün mihrabın sağ payenin içinde bir yazıt mezar bulunmakta ve üzerindeki yazı "İsa'nın sahabesinden, Havari'nin" kabri olduğunu bildirir. Halk efsanesi ise burada Gül Baba'nın yattığını kabul eder.
Ben önceki yazımda sizlerle paylaştığım Rezan Has Müzesinden sonra burayı ziyaret ettim. Gittiğinizde cami kilitli olabilir :) İlgili kişiyi bulup açmasını söylemeniz gerekebilir. Ayrıca restorasyona ihtiyaç var oldukça bakımsız şuan.
Cibali harika bir yer, bir sonraki yazımda yine bu semtten devam edeceğiz. Sağlıkla Kalın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder